Dünyada yaşanan değişim ve ilerlemenin büyük etkeni olan teknolojik gelişmelerden, en etkili şekilde faydalanmak için toplumların sürekli bir yarış içinde oldukları görülmektedir. İnsan yaşamında bilişim teknolojilerinin (tablet, bilgisayar, akıllı telefon ve internet) yeri iyi bilinmekte olup, geçirdiğimiz pandemi süreci ile birlikte birçok alanda daha da önem kazanmıştır.
İnternet ve teknolojik araçların bu faydalarının yanında kontrolsüz, aşırı kullanımı ile yeni bir bağımlılık türünün gelişmesine neden olmuştur. Dijital oyun, çevrimiçi kumar, internet, sosyal medya gibi bağımlılıklar, teknolojik araçlarla kontrolsüz zaman geçirilmesi sonucunda, aşırı ve zararlı kullanıma yol açması ardından gelişebilmektedir.
Davranışsal bağımlılık denilen bu tür bağımlılıklar; davranışı bırakmada kontrol kaybı, davranış hakkında zihinsel meşguliyet, hayattaki rol sorumlulukları yerine getirememe, iş başarısında/akademik başarıda düşmeye yol açmaktadır. Hayatta görülen zararlarına ve kayıplarına rağmen o davranışı sürdürme isteği vardır.
Peki, davranışsal bağımlılık nasıl başlar? Nedenleri nelerdir? Yenilik, yeni durumları keşfetmek, heyecan, merak uyandırma, sorunlardan kaçma, sıkıntıları gidermek, hayattaki başarısız durumları telafi etmek, sanal ortamda başarılı olabilmek için, statü ve güç elde etmek, arkadaş ortamında saygınlık, hayranlık kazanmak gibi nedenlerle beyindeki ödül sistemi bozulur.
Ayrıca günümüzde çocuklar, yaşamlarının erken döneminde teknolojiyle gelişigüzel tanıştırılmaya başlanmıştır. Bilişim teknolojileri çocuğu biyolojik, psikolojik ve sosyal yönlerden etkilemektedir. Toplum temelli çalışmalarda, bebeklik ve erken çocukluk döneminde uzun süre televizyondan, tabletten ve telefondan içerik seyretmenin çocuğun dil, bilişsel, sosyal ve duygusal gelişim alanlarında gecikmelere yol açtığı ve ileriki dönemde bağımlılık gelişimine zemin hazırladığı görülmüştür. Bununla birlikte yapılan çalışmalara katılım ve önerilerin dikkate alınması konusunda anne babalara da önemli rol ve sorumluluklar düşmektedir. Özellikle, 0-3 yaş arası çocukların kesinlikle ekranla tanıştırılmaması, 4-6 yaş arası çocuklarını teknoloji ile tanıştırmayı çok isteyen anne babaların, kendileri çocuklarına eşlik etmek koşuluyla gelişme gerilikleri ve bağımlılığı önlemek amacıyla çocuğun yaşına ve gelişimine uygun bir içerikle, günde en fazla 20-30 dakikayı geçmeyecek sürede olması, çocuğa yemek yedirmek, uyutmak, huysuzluğunu gidermek için teknolojinin kullanılmaması, aile ve arkadaşlardan oluşan, sosyal yaşamı destekleyen çevre ile etkin iletişimin sürdürülmesi, okul çağındaki çocukların ve gençlerin internette geçirdiği sürenin ve kullanılan içeriğin kontrolünün sağlanması, uygunsuz içerikleri önlemek için ev ve akıllı telefonlarda ücretsiz güvenli internet hizmeti aile ve çocuk profillerinin tercih edilmesi, sosyal medya kullanımında kişisel bilgilerin ve özel hayatın korunması konusunda anne babalar başta olmak üzere yetişkinlerin çocuklara ve gençlere rol model olması, sanatsal etkinlikler ve sportif faaliyetleri yaşamlarının bir parçası haline getirmesi önemlidir.
Çocuklar ve gençler başta olmak üzere tüm toplumu teknolojinin bilinçli, güvenli ve etkin kullanımına teşvik etmek, bu konuda bilgilendirmek, aşırı ve zararlı teknoloji kullanımını önlemek, danışmanlık hizmetlerini güçlendirmek amacıyla Ruh Sağlığı Dairesi Başkanlığınca “Davranışsal Bağımlılıklarla Mücadele Programı” geliştirilmiştir. Bu program ile Sağlıklı Hayat Merkezleri Psikososyal Destek Birimleri tarafından danışmanlık hizmetleri ve bilinçlendirme faaliyetlerinin yürütülmesi amaçlanmış, Ruh Sağlığı Daire Başkanlığı tarafından psikolog, sosyal çalışmacı ve çocuk gelişimcilere konuya yönelik eğitimler verilmiştir.
Davranışsal Bağımlılıklarla Mücadele Programı kapsamındaher yıl 8-14 Mart Bilim ve Teknoloji Haftası ile Mayıs ayının ilk haftası olan Bilişim Haftasında toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla çeşitli etkinlikler ve eğitimler yapılmaktadır.